1783’teki bu günde, Paris’in Antlaşması’nın Amerikan Devrimi’nin sona ermesi ile imzalanmasından yaklaşık üç ay sonra, son İngiliz askerleri ABD’nin son İngiliz askeri pozisyonu olan New York’tan çekildi. Son Redcoat New York'tan ayrıldıktan sonra, ABD'li General George Washington şehre New Yorkluların şerefine zaferle girdi. Şehir, 1776 Eylül'ünde yakalanmasından bu yana İngiliz ellerinde kalmıştı.
New York’un muzaffer Patriots’a geri dönmesinden dört ay sonra, şehir ABD’nin başkenti ilan edildi. 1789’da, Washington’un ABD’nin ilk başkanı olarak açılışı yapıldı ve 1790’a kadar Philadelphia’nın ABD’nin ABD’nin Anayasası’ndaki ikinci başkenti haline gelmesine kadar ülkenin başkenti olarak kaldı.
New Yorklular iki yeni ulusun tarihini şekillendirdi. İngilizler New York Loyalistlerini, esas olarak Kanada’da kalan İngiliz topraklarına bıraktılar. Bu aileler, İngiliz kralı desteğini sürdürdüğü için muzaffer Patriots tarafından topraklarından ve eşyalarından mahrum bırakılmışlardı ve onlara, batı Quebec’te (şimdi Ontario) ve Nova Scotia’da İngilizler tarafından verilen topraklar yoluyla bir miktar finansal bağımsızlık kazanabildiler. Kanada’ya gelişleri, 1763’e kadar Fransızca konuşan Yeni Fransa’nın demografisini, Kanada’nın doğusundaki Quebec’te bulunan Fransızca konuşulan ve kültürel olarak Fransız olan bir bölge dışında, İngilizce konuşan bir sömürgeye ve daha sonra millete dönüştürdü.
1784'te, varışlarından bir yıl sonra, yeni Sadık nüfus, daha önce hiç kullanılmamış (en azından Avrupalılar tarafından), Nova Scotia'da bulunan Fony Körfezi'nin batısındaki topraklarda New Brunswick'in kurulmasını teşvik etti. 1785 yılında, Sadıklar, Parrtown ve Carleton'daki yaklaşık 14.000 kişilik birleşik yerleşim birimlerinin, Kuzey Amerika’nın ilk şehri olan Saint John şehri olarak adlandırıldığı Kanada tarihine yine dikkat çekti. Anglophile ve Francophile bölümleri arasındaki bölünme, 1867'de Quebec'in batısındaki İngiliz egemen Ontario eyaletinin oluşturulmasıyla tanındı.