ABD, Müttefikler adına I. Dünya Savaşı'na girdikten sekiz ay sonra, Başkan Woodrow Wilson, ülkenin Demiryolları ve Denetleme Yasası uyarınca ülke demiryollarının büyük bir çoğunluğunun millileştirildiğini açıkladı.
ABD’nin Nisan 1917’de savaşa girmesi, ülkenin demiryollarının servetindeki bir gerileme ile aynı zamana denk geldi: artan vergi ve işletme maliyetleri, yasalarla sabitlenen fiyatlarla birleştiğinde, birçok demiryolu şirketini 1915’in başlarında olduğu gibi alıcılara itti. Bir yıl sonra, Kongre’den geçen son bir faturada Wilson, demiryolu yönetimini sekiz saatlik bir çalışma günü için sendika taleplerini kabul etmeye zorlamıştı. Yine de birçok vasıflı işçi, nakit zengini demiryollarını patlama silahlanma endüstrisinde çalışmaya ya da savaş çabalarına katılmaya terk ediyordu.
1917'nin sonuna gelindiğinde, mevcut demiryolu sisteminin savaş çabalarını destekleme görevi yerine gelmediği ve Wilson'un vatandaşlığa geçme kararı aldığı görülüyordu. ABD Demiryolları İdaresi (USRA), açıklanmasından iki gün sonra kontrolü ele geçirdi. Wilson’ın hazine sekreteri William McAdoo, Demiryolları Genel Müdürlüğüne atandı. Demiryolları daha sonra Batı ve Güney Doğu'da üç bölüme ayrıldı. Yolcu hizmetleri, önemli miktarda gereksiz seyahat etmeyi ortadan kaldırarak düzenlenmiştir. 100.000'den fazla yeni demiryolu vagonu ve 1.930 adet buharlı motor, toplam 380 milyon dolarlık bir maliyetle en yeni standartlara göre tasarlandı.
1918 yılının Mart ayında, Demiryolu Kontrol Yasası yasalaşmıştır. Barış anlaşmasının 21 ay içinde, demiryollarının hükümet tarafından sahiplerine iade edileceğini ve ikincisinin mülklerinin kullanımı için tazmin edileceğini belirtti. Sonuç olarak, USRA iki yıl sonra Mart 1920'de dağıtıldı ve demiryolları bir kez daha özel mülk oldu.